İstanbul Eminönü’de Mısır Çarşısının hemen yanından geçerken etraftaki tüm kokuları bastıran mis gibi bir kahve kokusu yayılır. Kaybolmanız imkansız çünkü kesinlikle Tahmis sokaktan geçiyorsunuz.
Tahmis, “Kahve Kavrulan, Satılan yer” anlamına gelmektedir. Adından da anlaşılacağı gibi bu sokakta kahve kavrulduğu aşikar.
19. yüzyıl sonlarında kahve çiğ satılır, evlerde kahve tavalarında kavrulur, el değirmenlerinde çekildikten sonra içilirdi.
Ancak, 1871 yılında o güne kadar babasının da çiğ olarak sattığı kahveyi kavurduktan sonra çekerek içime hazır halde Türk Kahvesini, İstanbul’da ilk kez satmaya başlayan kişi Hasan Efendinin oğlu, Kuru Kahveci Mehmet Efendi’den başkası olamazdı.
Mehmet Efendi kahvedeki bu başarısının ardında Kuru Kahveci ünvanını almıştır 🙂
Bugün hala aynı sokakta, kahve kokuları içinde önünde uzun kuyrukların oluştuğu ve seri halde taze kavrulmuş kahve satan yer de Kuru Kahveci Mehmet Efendi yadigarıdır.
Annem için sık sık gidip mis kahve kokuları içinde özel kese kağıdından taze kavrulmuş kuru kahvemi almaya devam ediyorum. Kahve sırasında beklememek bugün de imkansız.
Kahve alırken dikkat edilmesi gereken bir nokta da şu ki kasada 4 kişi ancak kahve satmaya yetebiliyor.
1. ve arkada bulunan kişi kahveleri kese kağıtlarına dolduruyor, 2. kişi kese kağıtlarını kıvırıp zımbalıyor, 3. kişi ise poşetleyip kahvenizi size uzatırken 4. kişi paranızı almakla ilgileniyor. 🙂
