Tarihi Yarımadanın en ucunda bulunan Sarayburnu, İstanbul‘un ilk tepesindedir. Sarayburnu’nu efsaneleştiren en geçerli hikayesi de şöyle aktarılmıştır; Mageralılar, daha iyi bir yerde yaşamak üzere kahinlerine başvurur ve kahin; “Bir ülke kuracaksan burası körler ülkesinin karşısında olsun” diyerek yola düşmek üzere olan Magera halkına yol gösterir.
Atina’dan ayrılıp uzun bir yolculuğun ardından Sarayburnu‘na gelen Mageralıların lideri Byzas, Tarih yaprakları M.Ö. 658 yılını gösterdiğinde; Yemyeşil bir tepe, çağlayan ırmaklar, şakıyan kuşlar ve mutlu ceylanları gördüğünde yüksek sesle haykırarak “İşte” diyecektir. “Karşı kıyı körler ülkesi. Bu bastığımız topraktaki güzellikleri görmeyip karşıya yerleşenler ancak körler olabilir.” diyerek yeni kentlerini İstanbul‘un ilk tepesine Sarayburnu’na kurduracaktır. Burada bahsedilen körler ülkesi o günlerdeki Khalkedon, şimdinin Kadıköy‘üdür.
İstanbul‘un ilk tepesinde kurulan bu devlet Byzantium olarak anılacaktır. Byzantium İstanbul’un ilk sahibi olacak ve onların lideri Byzas İstanbul’un ilk hükümdarı, onun yaptırdığı surlar ise İstanbul’un ilk surları olacaktır.
Byzas’tan sonra gelen her hükümdar ülkesinin merkezini yine bugün Topkapı Sarayı, Sultanahmet ve Ayasofya‘nın olduğu ilk tepesinde kuracak ve devletlerin yönetim merkezi olarak stratejik bir yer olma özelliğini koruyacaktır.
